-
Giriş
Bir kısım sözleşmelerde, sözleşme tarihi itibarıyla sözleşme tutarını tespit etmek mümkün bulunmamaktadır. Örneğin, Yeminli Mali Müşavirler tarafından düzenlenen iade hizmet sözleşmelerinde, iade tutarı, işe başladıktan sonra hesaplamalar ile tespit edilebilmekte, iade sürecinde tenziller oluşabilmekte ve bu sebeplerden dolayı sözleşme anında kesinleşmemektedir.
Benzer şekilde, bazı kira sözleşmelerinde bedel, kiralanan alanın aylık hasılatının belirli bir yüzdesi üzerinden belirlenmekte ve bu nedenle sözleşme tarihinde net bir tutar içermemektedir. Ancak peşinen belirtmek gerekir ki, özellikle inşaat işlemlerinde sözleşme bedelinin metrekare bazında inşaat maliyeti ile objektif biçimde tespit edilebildiği durumlarda, vergi idaresi ve vergi yargısı bu tür sözleşmelerin “belli parayı ihtiva etmeyen” kağıtlar olarak değerlendirilmesini kabul etmemekte; bu tür sözleşmelerin damga vergisine tabi tutulması gerektiği yönünde görüş ve karar bildirmektedir.
-
Kanuni Çerçeve
Damga Vergisi Kanunu’nun ilgili hükümleri:
- Madde 1: Damga vergisine tabi kağıtlar, Kanuna ekli (1) sayılı tabloda belirtilmiştir.
- Madde 3: Verginin mükellefi, kağıtları imza edenlerdir.
- Madde 4: Kağıdın mahiyeti, vergilendirme açısından belirleyicidir. Mahiyetin tayininde, kağıdın adı, içeriği ve varsa atıf yapılan diğer belgeler dikkate alınır.
- Madde 6: Bir kağıtta birden fazla işlem varsa, en yüksek vergiye tabi işlem üzerinden vergilendirme yapılır.
- Madde 10: Vergi, nispi veya maktu olabilir. Nispi vergide belli para esas alınır; maktu vergide ise kağıdın mahiyeti.
- Vergi İdaresinin Görüşü Gelir İdaresi Başkanlığı Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü’nün 12.06.2018 tarihli ve 90792880-155[958]-227197 sayılı özelgesinde, kira sözleşmesinde belirli bir tutara yer verilmediği, bedelin ilgili şirketin aylık cirosunun belirli bir yüzdesi üzerinden belirleneceği durumda damga vergisinin doğup doğmadığı yönündeki talebe cevap verilmiştir. Bu bağlamda aşağıdaki görüşlere yer verilmiştir.
“Buna göre, özelge talep formu ekinde yer alan “Kira Sözleşmesi”nin düzenlendiği tarihte sözleşme bedeline yer verilmediği dikkate alındığında, belli parayı ihtiva etmeyen söz konusu sözleşmenin damga vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir.
Ancak, söz konusu sözleşmede bedelinin belirlenmesine imkan veren ve sözleşmeye atıf yapan herhangi bir kağıt düzenlenmesi veya sözleşmeye bu hususta şerh konulması durumunda, bu kağıtlar/şerhler, düzenlendikleri tarih itibarıyla ihtiva ettikleri tutar üzerinden damga vergisine tabi olacaktır.
Diğer taraftan, özelge talep formu ekinde yer alan “Hasılat Komisyon Kararı”nın incelenmesinden, söz konusu işin nasıl yapılacağına ilişkin olarak alınan bir çerçeve karar olduğu, işin herhangi bir firmaya ihale edildiğine ilişkin bir ibare yer almadığı dikkate alındığında, söz konusu kağıdın mahiyeti itibarıyla ihale kararı olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamakla birlikte, kurumunuz tarafından söz konusu gayrimenkulün ilgili şirkete kiralanmasına yönelik “Hasılat Komisyon Kararı” dışında ayrıca bir ihale kararı alınması halinde bu kararın damga vergisine tabi tutulması gerektiği tabiidir.
Özet Olarak,
- Sözleşme düzenlendiği tarihte belli bir tutar içermediği için damga vergisine tabi tutulmaması gerektiği belirtilmiştir.
- Ancak bedelin sonradan belirlenmesine imkan veren bir belge düzenlenirse, bu belge düzenlendiği tarih itibarıyla damga vergisine tabi olacağı hususuna yer verilmiştir.
-
Değerlendirme ve Sonuç
Bu özelge, damga vergisinin matrahının belirlenmesinde “belli para” unsurunun ne denli kritik olduğunu ortaya koymaktadır. Sözleşmede bedel yer almadığı sürece nispi vergi doğmaz. Ancak sözleşmeye atıf yapan ve tutarı belirleyen ek belgeler, düzenlendikleri tarih itibarıyla vergilendirilir. Bu durum, uygulamada dikkatli bir belge yönetimi gerektirir.
Yeminli Mali Müşavirler tarafından düzenlenen ilk hizmet sözleşmesinde, sözleşme tarihi itibarıyla herhangi bir tutara yer verilmemişse, bu sözleşmenin damga vergisine tabi tutulmaması gerektiği kanaatindeyiz. Zira Damga Vergisi Kanunu’nun 10’uncu maddesi uyarınca nispi verginin doğabilmesi için kâğıdın belli bir parayı ihtiva etmesi gerekmektedir. Bedel içermeyen sözleşmelerde bu şart gerçekleşmediğinden, sözleşme düzenleme tarihinde damga vergisi doğmaz.
Ancak hizmetin mahiyeti gereği, söz konusu sözleşmeye istinaden düzenlenen iade raporları ile tutar oluşmakta bu rapor ile ilk sözleşmeye atıf yapılarak sözleşme bilgileri girildiği de dikkate alındığında, sözleşme tutarı raporun düzenlendiği ay itibarıyla belirgin hale gelmektedir. Bu durumda, rapor tarihi itibarıyla oluşan tutarın, ilgili ayda (iade raporunun düzenlendiği ayda) damga vergisinin beyanına konu edilmesi gerektiği yönünde bir değerlendirme yapılması yerinde olacaktır. Bu yaklaşım, hem vergilendirme açısından maddi olayın gerçekleştiği anı esas almakta hem de vergiden kaçınma riskini bertaraf etmektedir.