Kast Unsuru Yönünden Defter Belge İbraz Etmeme

Paylaş

Defter Belge İbraz Etmeme Fiili

Vergi Usul Kanunu 359. maddesi hükümlerine göre, vergi mükelleflerinin bu yükümlülüklerini ihlal etmeleri, yani düzenledikleri belgeleri ve tutmuş oldukları yasal defterleri vergi incelemesi yapan memurlara ibraz etmekten kaçınmaları halinde  ”Defter ve Belge İbraz Etmeme Suçu” oluşacak ve haklarında 18 aydan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilecektir.

Defter belge ibraz edilmemesi, idari bir işlem olarak gerçekleşmesine rağmen kanun koyucular tarafından idari yaptırımların yanı sıra adli ceza öngörülmüştür. Bu ceza işlemler Vergi İnceleme Elemanınca Vergi Suçu Raporu düzenlenip vergi inceleme elemanının bağlı bulunduğu vergi idaresi bünyesindeki Rapor Okuma Komisyonu’nun mütalaası ile birlikte Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusu şeklinde süreç başlamakta ve yükümlüler hakkında ceza davasına dönüşmektedir.

Suçun Manevi Unsurları

Ceza yargılama hukuku alanında manevi unsur, işlenen fiil ile kişi arasındaki manevi bağı ifade eder. Bu bağ kurulmadan suçun oluştuğundan söz edilemez. Suçun manevi unsuru denildiği zaman, fiilin kasten veya taksirle işlenmiş olması anlaşılır. Kast ve taksir haksızlık teşkil eden fiilin işleniş şeklidir.

Kast unsuru TCK madde 21/1’de tanımlanmıştır. Bu tanıma göre: “Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.” Gerçekleştirilen eylem ile oluşacak sonucun önceden bilinip istenmesi şeklinde olur. Yani fail işlediği fiilin ön görülen sonucu gerçekleştireceğini bilir ve bunu ister.

Kastın öğeleri Kast, bilme ve isteme olmak üzere iki ana öğeden oluşur. Bilme ifadesinden anlaşılan, suç tipinde tanımlanan unsurların fail tarafından fiilin işlendiği sırada biliniyor olmasıdır. Mesela, hırsızlık suçlarında kastın mevcut olması için failin alıp götürdüğü malın başkasına ait olduğunu bilmesi gerekir.

Taksirli suç, kanunda taksirli şekline yer verilen suçtur. Bu nedenle, bir fiilin taksirli şeklinin cezalandırılabilmesi için bu konuda kanunda açık bir düzenleme mevcut olmalıdır. Nitekim, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.22/1’de “Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.” düzenlemesi hükme bağlanmıştır. Kanunda fiilin taksirli şekli düzenlenmemişse, kanunilik ilkesi gereği bahse konu fiil cezalandırılamaz.

Kanunları Bilmeme ve İbraz Etmeme

5237 sayılı TCK’nın ‘Kanununun Bağlayıcılığı’ başlıklı 4. maddesinde yer verilen “Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.” kuralı işlenen fiilin suç olduğunun bilinmemesinin failin cezai sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını ifade etmektedir. Vergi kanunları yapısı birlikte bu hüküm birlikte değerlendirildiğinde pek de adil olmayan sonuçlar ortaya çıkacaktır. Uygulamada 213 sayılı VUK’un tebliğ Yapılacak Kimseler, başlığını taşıyan 94. maddesindeTebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılır. (Muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir.) hükmünü haizdir.

Bahsettiğimiz kanun hükümlerine göre, defter belge isteme yazısı tebliğ yapılacak kişiler basiretli bir tüccar olsa dahi, tebliğ başka bir kişiye arası bozuk bir aile ferdi veya patronuna kızan bir çalışanına yapılmışsa ve tebligattan bilgisi olmasa bile başka bir kişiye tebliğ edilen evrak yüzünden suçların şahsiliği prensibine aykırı olarak ceza alması muhtemel olacaktır. Dikkat edilirse kişinin kendisinin bilmesi mümkün değildir.  Bahsettiğimiz durumlarda kişinin haberdar olamaması durumu ortaya çıkmaktadır. Başka bir kişinin ihmali veya bilerek yaptığı bir durumdan, başka bir kişinin ceza alması durumu hem ceza kanunlarında tarif edilen kast unsuruna girmediği gibi kabul edilebilir bir durum da değildir.

Uygulamada Yaşanan Sorunlar

Maalesef ülkemizde vergi idaresi ile sorunu olan birçok kişi koda girmeleri ve vergisel alanda borçları sebebiyle firma ve şirketlerini başkaları üzerine kurdukları bilinmektedir. Bazen cezai ehliyeti olmayan şahıslara bile şirket kurdurulduğu görülmektedir. Bu durumlarda Vergi; İnceleme Elemanları olayın gerçek mahiyetine ulaşarak, şirket ve firmaların asıl sahiplerine ulaşmaya çalışmalıdırlar. Görünürde şirketi temsil eden kişiler olayların gerçek muhatabı olmayabilmektedir. Defter belge isteme fiilinde gerçek muhatap bu kişiler olmalıdır.

Uygulamada yaşanan başka bir sorun ise e tebligat alanında yaşanmaktadır. E tebligat kapsamında yükümlülere, defter belge isteme yazısı elektronik olarak tebliğ edilerek, beş günlük yasal süre geçince tebliğ edilmiş sayılarak yükümlüler hakkında süreç işletilebilmektedir. Normal şartlarda ulaşılabilecek bu mükellefler yaşanacak teknolojik sorunlar veya tatilde olmaları sebebiyle defter belge ibraz edememekte ve mağdur olmaktadırlar.

Mükelleflerin haberi olmadan defter belge ibraz edemedikleri bir başka konu kapıya çakma usulü ile tebliğde yaşanmaktadır. İkinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeplerle tebliğ edilemezse, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır. Bu durum, tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek tebliğ evrakı, gönderildiği idareye iade edilir. Gerek posta memurlarının iş yükü gerekse kapıya çakılmadığının ispatı yükümlüler tarafından ispatlanamadığından bu durum mükellefler açısından bir kâbusa dönmektedir.

Değerlendirme ve Öneriler

Mevzuat hükümleri ve yapılan tespitler değerlendirildiğinde defter belge ibraz etmeme durumunda ilgili yükümlüye bizzat tebliğ yapılmadığı sürece ceza kanunları aşısından, tam anlamıyla kast unsurundan, bahsedebilmek haksızlık olacaktır. Zira mükellef açısından haberdar olmadığı bir belge yüzünden cezalandırılacak olması, hakkaniyete uygun düşmeyecektir. Bu durumda taksirden bile söz etmemiz ise ceza kanunda sayılan taksirli suçlardan birisi olarak defter belge ibraz etmeme durumu sayılmadığından mümkün olmayacaktır.

Mükellef hakkında suç duyurusu mükellefin kendi imzası ile Defter ve Belge İbraz Etme Yazısı usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi şartına bağlanmasının yasal düzenlemeler ile zorunlu kılınmadığı sürece bu hakkaniyetsiz durum sürecektir. Bu yasal düzenleme yapılmadan mevcut uygulamaların sürmesi halinde hem vergi idaresinin hem de yargının iş yükünün artmasının önüne geçilemeyecektir.

defter belge ibraz etmeme
vergi suçu
About the author

Yeminli Mali Müşavir
× Canlı Destek